Annemle evin kapısından çıkma üzereyken alt kattaki kapıda bir yabancının -iri bir yabancının- evin kapısını açarak içeri girmeye çalıştığını farkettim. Birbirimize baktım o an. Sonrasında anneme adamı işaret edip "Hırsız var!" diye bağırdım. Ancak o yine de içeriye girmeye çalışırken onunla başa çıkabilecek miydim? Kararlıydım yine de bu 2 metre boyundaki adamla mücadele etmeye. Eve bir şekilde girip yatak odasına atmayı başardı kendini. İlginç olan ise bu adamın kucağında duran minicik bir bebekti. Çocuğuyla birlikte hırsızlığa çıkan bir adam! İnsanı karmaşık duygulara sürüklüyordu. Belki de gerçekten muhtaçtılar ailecek, belki çocuğu için gerekliydi para, belki zor durumdaydılar çocuk hastaydı, eşi hastaydı; birinin ameliyat olması gerekiyorken bunu finanse edecek gücü yoktu ve son çare buna başvurmuştu. Yine de bilemezdim işte. Belki durumunu anlatsaydı yardımcı olurduk ama iznimiz olmadan evimize girmek de neydi? Yoo, yo haksızdı, yanlıştı. Peşinden gittim. O kapıyı kili